A'mâk-ı Hayâl / Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi | Kitap Yorumu

09:06




Kitap Adı: A'mâk-ı Hayâl
Yazarı: Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi
Sayfa Sayısı: 221
Yayınevi: Palet Yayınları
Puanım: 4/5
Goodreads Puanı: 4,31/5

Arka Kapak:

"Tuhaf! Varla yok hiç bir olur mu? Örneğin ben şimdi varım, yarın yok olacağım. Bu ikisi arasında fark yok mu?" dedim. 

Deli, başını çevirdi. Kahkahayı bastı: "Vay! Sen varsın ha?! Acaba var mısın?" 

Ruh ve madde âlemi arasında varlığın hakiki manasını arayan Raci'nin yolu nihayet bir gün, mezarlıktaki küçük kulübesinde yaşamını sürdüren Aynalı Baba ile kesişir. Benliğini şüphe ejderhasına teslim etmek üzere olan Raci'nin kafasındaki sis perdesi, bundan sonra yavaş yavaş dağılır ve bizleri tadına doyamayacağımız heyecanlı bir yolculuğa çıkarır. Raci'nin, hayalin derinliklerinde hiçlik zirvesinden Zerdüşt'ün diyarına, Kaf ve Anka'ya, oradan da ilahi aşkın nuruna doğru yaptığı bu manevi yolculukta tasavvuf deryasının sırlarına doğru kanat çırpacaksınız.





Kaynak bir olduktan sonra pire de, fil de aynıdır. Onun için arif kimseler Anka Kuşu gibi, sonsuzluk sahasında boşu boşuna dolaşmazlar. Boş şeyler bunlar. Bu, vicdanı paramparça eden büyüklük, bu uçsuz bucaksız derya Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğü karşısında bir nokta bile değildir. 

🍁



Bu kitabı okurken dahi nasıl yorumlayacağım konusunda kararsızlıklar ve birtakım belirsizliklerle boğuşuyordum. Şu anda aynı belirsizlik içindeyim. Ama kağıda döktüklerim gibi buraya da dökme niyetindeyim içimdekileri.
Anlamı, Hayalin Derinlikleri olan bu kitap sahiden de hayallerle iç içe olan bir kitap. Raci'nin devamlı bir rüya âlemine dalış sahnelerine tanık oluyoruz yakından. Her hayalinde kendisini başka bir kılıkta görüyor olması ise en ilginç olanı. Beklenmedik şeyler yaşayabiliyor, hatta bazen bazı hayallerini okurken kitabın fantastik olduğu düşüncesinde gidip geldiğim de bir gerçek. Şunu düşünün ki, bir Anka Kuşu'nun sırtına biniyor ve kuşun sırtında dolaplar var, içlerinde de istediği kadar tüketebileceği içecekler mevcut. Artık hayâllerinin gerisini siz düşünün. Bir gün oluyor, kendini padişahın oğlu olarak görüyor, bir gün geliyor kendini bir kızın bedeni içinde buluyor. Her hayâl âleminde aslında görüyoruz ki, Raci'nin -belki de asıl yazarın- nefsiyle mücadelesi konu alınmış kitapta. Çünkü her girdiği o âlemde aslında birbirinden farklı öğüt verici nitelikte olayların sıralandığını görebiliyoruz. Farklı farklı olaylarla örtülü nefis mücadelesine tanık oluyoruz bir nevi. Tabii buna katkı sağlayan Aynalı Baba ile birlikte. Aynalı Baba'yı ise ben tam görüşüne, düşüncesine imrenilecek bir adam olarak niteliyorum. Kendisi üzerini aynalarla kaplamış dışardan bakan bir kişinin "deli" diye düşüneceği bir adam. Ama aslında içindeki cevherleri, görüntüsüne nazaran zeki yapısını görünce insanların da bu düşüncesi donuklaşarak üstü diri bir toprakla örtülüyor. Kitabın sonunda Raci'nin Aynalı Baba hakkında verdiği kıssaları da çok beğenerek okudum. Ve açıkçası genel olarak kitabı beğendiğimi söyleyebilirim. Okumanız için tavsiye ederim, ama öncelikle büyük bir sabır sahibi olmanız gerektiğini söyleyeceğim. :') Hele de benim gibi çevrilmemiş metinden okumaya çalışırsanız, gözünüzü dahi bozabilirsiniz. Ve inanın, çok yorucu oluyor, yani kesinlikle tamamen çevrilmiş bir metin sahibi olmanızı tavsiye ederim okumak istiyorsanız. Çünkü ilk başlarda o kadar çok zorlanarak okudum ki, kitap benim için bitmek bilmedi. O yüzden de kendimi kitabı sevmediğime ikna ettim, halbuki fikrimin bu denli değişeceğini de kimse tahmin edemezdi. Evet, yani, tavsiye ediyorum. :')

You Might Also Like

0 yorum

Like us on Facebook

Flickr Images