Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat / Stefan Zweig | Kitap Yorumu

09:30




Kitap Adı: Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Yazarı: Stefan Zweig
Sayfa Sayısı: 216
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Puanım: 4/5
Goodreads Puanı: 4,18/5

Arka Kapak:

Bu kitapta, 20. yüzyıl Avrupa'sının en önemli kalemlerinden olan Stefan Zweig'ın birbirinden çarpıcı beş öyküsü yer alıyor.

'Bir Kadının Yaşamından 24 Saat'te tutkunun ve aşkın yakıcılığını; 'Kitapçı Mendel'de savaşın acımasız yüzünü ve bıraktığı silinmeyecek izlerini; 'Bir Yaz Öyküsü'nde anıların ardına gizlenmiş gerçek duyguları; 'Kızıl'da toplumun zayıf ruhlar üzerindeki gölgesini; ve 'Yalnız İki İnsan'da dışlanmışların kederini okuyuculara anlatıyor. Zweig bu öykülerde ölüm ve yaşamın sınırlarında dolaşıyor, sıradan insanların gizli kalmış sırlarını gün yüzüne çıkarıyor, ruhun karanlık taraflarına dokunarak çok yönlü anlatımını zenginleştiriyor.

Savaşın getirdiği acılarla boğuşmaya daha fazla katlanamayıp 1942'de hayatına son veren Stefan Zweig'ın, okuyucuları öykülerin içine çeken ve ruhlarına ayna tutan bu kitabını, Ahmet Arpad'ın özenli çevirisiyle sunuyoruz.




"...onda beni kendisine hayran bırakan şey sadece duyarlı nezaketiydi:
Ne zaman araba dik bir yokuştan çıkarken zorlansa, çevik bir hareketle arabayı arkadan itmek için aşağıya atlıyordu. Ne zaman bir çiçek adından bahsedecek ya da yolda gösterecek olsam, hemen onu koparmak için arabadan iniyordu." 

🍁




Şu bir gerçek ki, konusu içeriği ne olursa olsun Stefan Zweig'ın yazım tarzını çok beğeniyorum. Kitapta okuyucuya geçirdiği merak duygusunu arttırdıkça artırıyor biz sayfaları ilerletirken. Bu da, onun yazdıklarını okuma isteğini arttırıyor bende. Bu kitabında ise fark ettiğim şu oldu, konular ufaktan benziyordu. Yani içerikten bir kısmı kafamda benzerliği kurdu, ama bunu yazar öyle evirip çeviriyor ki kendinizi yeniden onun yazdıklarını merak içinde okurken buluyorsunuz. Bu hissi bana çok güzel bir şekilde geçirdiği su götürmez gerçekler arasında. Duyguların geçişleri kesinlikle çok iyi. Özellikle de Mrs. C.'nin anlatırkenki tavrı, heyecanı, utancı ve en sonunda anlattıktan sonra kendini özgür hissetmişçesine bir rahatlığın yüz bulması... Kendimi Mrs. C.'nin hikâyesini merakla dinlerken buldum zaten başta. Onun, yanlış anlamayın diyerek konuya ara cümle katmasıyla birlikte ben zaten başta onu çok yanlış anladığımı fark ettim. Ama içine bir yük olup oturmuş bu hikâye ve birine anlatmak için can attığı bu aşk hikâyesi gibi görünen ama aslında yıkıcı ve durumla benzer olay her şeyin başlangıcıydı. Yirmi dört saatin içinde bir kadının hayatı nasıl ve ne yönde değişebilirin cevabıydı bu. Bunu nezaketle dinlemeyi kabul eden cesur karakterimizin vesilesiyle Mrs. C. de cesaret alıp artık bu içinde kuruttuğu yirmi dört saatlik hikâyesini yeşertmeye karar vermesiyle eserimiz oluşmaya başladı. Ve dediğim gibi konular hep bir yasak aşk etrafında dönüyor gibi hissettiğimden bir puan kırmış bulundum, ama onun dışında yazım tarzına bayıldığımı da söylemeden geçemeyeceğim. Bu kitabını da okumanızı tavsiye ederim. Çünkü Stefan Zweig okunmaya değer.

You Might Also Like

0 yorum

Like us on Facebook

Flickr Images