Yurdunu Kaybeden Adam / Cengiz Dağcı | Kitap Yorumu
01:46
Kitap Adı: Yurdunu Kaybeden Adam ( Korkunç Yıllar #2)
Yazarı: Cengiz Dağcı
Sayfa Sayısı: 246
Yayınevi: Ötüken Yayınları
Puanım: 4,5/5
Goodreads Puanı: 4,4/5
Arka Kapak:
“Bitti. Esirlik yılları bitti artık. Ömrümde ilk defa hür hissediyorum kendimi. Hür insanların yaşadığı topraklardayım. Ölüm korkusu, işkence korkusu bıraktı yakamı. Yıllarca peşinde koştuğum hürriyete kavuştum, ama içim neden kapalı? Kendimi bildiğim anda kaybettiğim yaşama sevincine neden kavuşamadım yeniden? Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum. Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz.”
Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir mânâsı kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum.
Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz.
Yurdunu Kaybeden Adam, Korkunç Yıllar kitabının ikinci kitabı. Alıntıda da bahsedildiği gibi hürriyetin bile bir mânâsı kalmıyor yurdunu kaybeden bir adam için. Burada yurttan kasıt hem gerçek yurdu hem de içsel yurdu olarak tanımladım ben kendi içimde. İkinci kitabı okurken daha hâlâ bitmedi mi, bitmeyecek mi bu zulümler diye düşünerek başladım açıkçası. Kitabı yarıladığımda dahi hâlâ beni şaşkına uğratan, hüzünlendiren birçok olay daha yaşandı. İkinci kitapta da gösterdi ki, hiçbir şey bitmiş değildi Yurdunu Kaybeden Adam Sadık için... Belki de her şey yeniden başlıyordu. Marya'dan ilk kitapta ara ara bahsederken, o kadının kim olduğunu, Sadık için ne önemi olduğunu çok merak ediyordum. Ve bir de ilk kitapta bunun hakkında sürekli bahsedip bahsedip sonra anlatacağıma vurgu yapılmasıyla o sonra bir türlü gelememişti. Ben de içimde bir merakla ikinci kitabı okumaya başlamıştım. Yarısından sonra Marya'dan bahsedilmesiyle, onun kim olduğunu, nasıl biri olduğunu, Sadık'ın onunla nasıl tanıştığını hepsini ikinci kitapta öğrenip merakımı gidermiş oldum böylece. Sadık'ın ailesine kavuşması olayında gerçekten çok ağlayacağımı düşünüyordum, ama yazar o bölümü hemen olmuş bitmiş gibi göstermişti. Bilmiyorum, belki de geri döneceğinden ötürü oldu bu ama o bölümün daha da ayrıntılı yazılmasını isterdim ben açıkçası. Çünkü Sadık nasıl o zamanları beklemişse ben de beklemiştim. Tabii Sadık sonralardan geldiğine pişman mı oldu olmadı mı bilinmez elbet... Onun dışında hatıralardan ayrı şu anki dönemde olanı söylerken Sadık, Türkiye konsolosluğunun önündeki duruşu ve ay yıldızlı armaya bakarken içindeki hislerini şu kelimelerine sığdırışı beni gururlandırdı ister istemez:
"Hayatımda hiçbir zaman kendimi bu kadar mesut hissetmemiştim. Tepemde o ay gururla bana bakıyor, benim de dünyada, lüzumlu bir insan olduğumu söylüyordu." Buçuk puanı neden kırdım, çünkü kitabı ne kadar çok sevmiş de olsam yine de içinde bazı tutarsızlıklar oluşundan yarım puan kırma durumuna girdim. Bunlar da tamamen Sadık karakteriyle alakalı, onun tutarsızlıklarından ötürü. Onun dışında kitap yine sürükleyiciliğinden hiç eksiltmeden devam etti. Cengiz Dağcı'nın bu sürükleyici, akıcı diline hayran kaldım. Gerçek yaşantısından olduğu için kitap benim için daha da bir kıymetli hâlde şu an. Bu kitabı büyük küçük herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Gerçekçi ve olağanüstü bir anlatım ile kitap okunmaya kesinlikle değer bir kitap. Yine diyorum ki, Korkunç Yıllar ve ardından Yurdunu Kaybeden Adam'ı okumalısınız. Kesinlikle okumalısınız! Hepinize tavsiye ederim.
0 yorum