Akıl Çıkmazı / Michelle Hodkin | Kitap Yorumu

02:55






Kitap Adı: Akıl Çıkmazı ( Mara Dyer #3)
Yazarı: Michelle Hodkin
Sayfa Sayısı: 464
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Puanım: 4,5/5
Goodreads Puanı: 4/5

Arka Kapak:

Mara Dyer kendisine söylenen yalanların ardında daha fazlası olduğuna inanıyordu.

Ve haklıydı.

Gerçeğin peşinden giderken yolun sonunda ne bulacağını düşünmekten kendini alamıyordu.

Ama bundan vazgeçmeliydi.

İntikam için daha ne kadar ileri gitmesi gerektiğini bilmiyordu.

Yakında öğrenecekti.

Sadakat ihanete, suçluluk masumiyete dönüşürken Mara Dyer’ın hikâyesinin nefes kesici sonunda kader ile şans çatışıyor…

Yüzleşme zamanı geldi.





İsimlerin kendilerine has bir güçleri vardır, demişti abla. Ama ben, yalnızca onunla ve amcayla paylaştığım adımı kimseye söylemek istemiyor, bu yüzden de soranlara başka bir şey söylüyordum. Anlamını öğrenmeden önce bebeğime koyduğum adı. Sarah teyzeye de aynısını söylemeye karar vermiştim.
"Mara," dedim ve gökyüzünde kaybolan kuşları seyre koyuldum. 


Şu bir gerçek ki, hepimiz baş karakterlerin hep iyi olmasıına alıştık; iyi ve masum...Hiç özellikle de asıl karakterimizin kötü olabileceği aklımıza gelmedi, çünkü onlar hep iyi olurlardı. Mara ise tüm bu hepsine bir tekme atarak geldi ve dedi ki: "Ben kötüyüm. Üstüne üstlük bir katilim."
En fenası da Mara'nın bunu isteyerek yapması, yani bile isteyerek katil olması.
İlk iki kitabında nasıl heyecanla okuduğumu biliyorum, bana kalırsa bu heyecan eksilmek bilmedi bende. Sadece ilk sayfalarda ne olduğunu anlamaya çalışırken buldum kendimi. İkinci kitaptan sonundan sonra neler olacağı hakkında büyük bir merak içerisindeydim. Üçüncü kitapta başlarında dedim ki, "Mara bu sefer gerçekten kafayı yedi artık" diye. Çünkü şöyle ki, ne yaşadıkları kolay bir şey diyebilirim ne de ona yaşatılanlar. İlk kitapta ne olduğunu anlamıyordu Mara kendisine, ben de anlamıyordum tabii, nasıl yani oluyordum. Çünkü daha sadece on yedi yaşında bir kız? Özellikle de şu köpek sahibi olan adamla olan olayda nefesimi tutup okumuştum, şimdi ise artık bana o kadar her şey normal gelmeye başladı ki bu üçüncü kitapta. Dedim, Mara yüzünden ben de psikopata mı bağladım acaba diye... Çünkü Mara o, yapabilir, normal bunlar havasında okudum kitabı resmen. Tabii o kadar da vicdansız değilim ki, bazı durumlarda "Ne yaptın be Mara!" diye tepkimi koyduğum zamanlar da olmadı değil. Mara bu kitapta gerçekten aştı kendini, özellikle de sonlara doğru bunu gerçekten istiyor olması beni delirtti. Özelliği olabilir, ama bu özelliğine hiç tereddütsüz artık uyum sağlayan bir Mara vardı çünkü karşımızda.
Üçüncü kitap da bana kalırsa önceki iki kitabı kadar iyiydi. Çoğu kişiden üçüncü kitap hakkında olumsuz yorum okudum.
Dediğim gibi Mara'nın bu özelliğine teslim oluşu beni de delirtti elbet, ama daha da merak etmemi sağladı bu olay bende ve Mara'dan bu sefer gerçekten korkmaya başladım, Jamie'nin de dediği gibi. Artık onu durduramayacak kimse diye düşünüyordum, hele de Stella'nın "İyi insanlar olduğumuzu düşünüyordum" sözüne karşı Jamie'nin "Hiçbirimiz, hiçbir zaman iyi adamlar olduğumuzu söylemedik" sözü ile birlikte bende kayışlar koptu.
Kitap boyunca Jamie'yi okumak o kadar keyifliydi ki, anlatamam. Jamie kadar sempatik bir karakter daha var mıdır acaba? Ben zaten çok seviyordum, ama bu üçüncü kitapla birlikte daha da çok sevmeye başladım. Post itlerimi hep onun olduğu yerlerde harcadım bildiğiniz. Hele de Mara'ya Stella'dan için senden korkuyor biraz diye söylemesiyle Mara'nın ona karşı "Sen korkmuyor musun?" diye sorması üzerine Jamie'nin de "Kedi yavrusu gibisin be, niye korkayım?" diye söylenmesi sonra da "Katil bir kedi yavrusu" diye eklemesi... Diyorum işte gerçekten çok sempatik bir karakterdi. Okurken çok keyif aldım, Noah'ın olmayışına onunla katlanabildim, size öyle söyleyeyim anlayın beni. Noah'ın bakışlarını fark edip de Mara'ya Noah'ın bakışlarının tarifini "Sen bir okyanusmuşsun, o da içinde boğulmak istiyormuş gibi" şeklinde yapması ise ayrı bir hissiyat oluşturdu bende. Noah'dan sonra sevdiğim karakter oldu kendisi.
Tabii Noah'ın bu sevgisini anlatmaya kelimeler yetmez diye tahmin ediyorum, o nasıl bir güzel sevmektir öyle. Çok güzel seviyor Noah, belki de bizi ona çeken de bu olsa gerek. Hem iyi karakter olup, hem de böyle güzel sevmesi... Böyle karakterleri sevelim, kollayalım, saklayalım.
Sonunu zaten böyle isteyip böyle tahmin ediyordum, ama yine de çok daha farklı şeyler de istemiş olabilirim aslında, yani bu kitaba bu seriye yakışacak daha da farklı bir son. O yüzden yarım puan oradan kırdım. Onun dışında bu seriye veda etmiş olmak içimde bir burukluk oluşturmadı değil. Bu seriye halen başlamamış varsa aramızda, bence hemen başlamalı.

You Might Also Like

0 yorum

Like us on Facebook

Flickr Images