Duygu, Bir Türk Masalı / Işıl Parlakyıldız | Kitap Yorumu
22:26
Kitap Adı: Duygu, Bir Türk Masalı
Yazarı: Işıl Parlakyıldız (Işılca)
Sayfa Sayısı: 662
Yayınevi: İndigo Yayınları
Puanım: 3/5
Goodreads Puanı: 4/5
Arka Kapak:
Anne sıcaklığı, baba emniyeti olmayan bir dünyada ayakta kalmaya çalışan kırılganlık abidesiydi Duygu. Üç yoldaşı vardı onu taşıyan. "Develerim" derdi onlara. O develer ki İstanbul'un en arızalı tipleriydi. Her ne kadar bela makinesi olsalar da Duygu için tek bir gerçek vardı;
"Bekir candı, Ali kandı, Sedat aşktı."
Ve hayat onlar için bir duadan ibaretti. İyiyim…iyiyiz… biz hep iyi oluruz. Güçlü olmayı en zorlu yollarda öğrenmiş dev bir çınardı Sedat. Hayatta yorulmuş, aşktan çoktan vazgeçmişti. Yüreğini ördüğü çelik duvarlar arasına saklamış acımasız bir adamdı o. Acılarla atılmış düğümlerin arasında filiz verebilir miydi aşk? Meleği şeytana döndürüp, şeytanın ruhunu ele geçirebilir miydi aşk?
"Ben yanındayım," dedi alayla.
"Gerçekten mi?"
Sedat patladı tabii. "Duygu! Bekir!"
"Bu develer sana mutlulukla sarılmak isterlerse yemin ederim izin vermeyeceğim."
Niye bu kitabı okuduğumu dahi bilemeyerek bakmışım ki başlamışım çoktan kitaba. Kitap şöyle ki, dili çok akıcı. Ama bu demek değil ki, akıcıysa iyi bir kitaptır, sizi sürükletir. Emin olun, altı yüz sayfalık bu kitabın ne zaman bitecek diye gözünün içine baktım. Ne yazık ki huyum gereği başladığım bir kitabı sonlandıramıyorum öyle hemen. Öyle olunca devam ettim. Akıcı olmasına akıcı gerçekten ama bir noktadan sonra dedim ki, geldi gitti, böyle oldu lafları beni sıkmaya başladı artık. Bir de sürekli tekrarlanan kelimeler, cümleler vardı, bunlar benim gözümü yoran şeylerdi. Bilmiyorum belki okuyanlar bu cümleye tutulmuş dahi olabilir, ama ben artık o cümleyi görmek dahi istemedim, siz anlayın artık. Her geçen yerde gözümü devirerek okudum. Bir anda hüzünlenebileceğim yerde bu cümlenin geçmesiyle kendimi gözlerimi devirirken buldum. Ama yine şunu da demeliyim ki, bazı yerlerinde gözlerim doldu gerçekten, o yönden hakkını yemem.
Bir de şöyle bir şey de var ki, Sedat'ın çoğu zaman "Büyü artık Duygu" diye gönderme yapması beni çileden çıkardı. Yine de bu dörtlüyü sevmediğimi söyleyemem. Ama tabii kitabın klişelerle dolu olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Gerçekten klişe ama, okursanız anlayacaksınız ne demek istediğimi. Niye okuduğumu şöyle geçebilirim de aslında, sürekli kitabın çok güzel olduğunu işitiyordum ve ister istemez nasıl olduğunu merak ediyordum kitabın, sonradan pişman da olmak istemiyordum açıkçası ve okudum. Beğendim mi, pek değil. Ama o kadar da kötü değildi. Dediğim gibi çok betimleme olmayan ama akıcı bir dile sahip bir kitap arıyorsanız okuyabilirsiniz.
0 yorum