İlik / Tarryn Fisher | Kitap Yorumu

13:36






Kitap Adı: İlik
Yazarı: Tarryn Fisher
Sayfa Sayısı: 376
Yayınevi: Aspendos Yayıncılık
Puanım: 4,5/5
Goodreads Puanı: 4,01/5

Arka Kapak:

Bone'da bir ev…
Evde bir kız…
Kızda bir gizem…

Margo diğer kızlara benzemiyor. Bone denilen izbe bir mahallede, lanetli bir evde onunla iki yılı aşkın bir süredir konuşmayan lanetli annesiyle yaşıyor. Günlerini kendini görünmez hissederek geçiriyor. Ancak tekerlekli sandalyedeki komşusu Judah Grant'le arkadaşlık etmeye başlayınca işler değişiyor. Mahalleden tanıdıkları yedi yaşındaki Neveah Anthony kaybolunca Judah bu olayı çözmede Margo'ya yardımcı oluyor.

Margo'nun öğrendikleri onu değiştirip hayata karşı yeni bir bakış açısı geliştirmesine sebep oluyor. Çocuk istismarcıları ve tecavüzcüleri bir bir hedef alarak kötü insanları bulup onları cezalandırmaya karar veriyor. 

Ancak kötüleri avlamak tehlikeli bir iş ve Margo kendi ruhu dâhil her şeyi kaybetme riskiyle karşı karşıya…









"Judah," diye fısıldıyorum. "Beni neden bekliyordun?"
Yavaşça, transtaymış gibi göz kırpıyor, ardından gözlerini yeniden camdan dışarı çeviriyor.
"Hep bekledim." Sesi öyle hüzünlü ki geri çekiliyorum. 

🍁

Sonunda! Evet, sonunda elimde okunmak için günlerdir bekleyen kitabı bitirdim çok şükür... Ama bu nasıl bir kitaptı böyle ya... Kitabın son sayfasına geldiğimde ve yazarın "Son" notuna takılı kaldığında gözlerim, kendimi bu amaç uğrunda yazdığı kitabın asıl (onun için) anlamını öğrenince etkilenmedim desem yalan olur. Bir videodan etkilenerek bu kurguyu oluşturması ve ardından da gelen bu konu hakkındaki yorumlarına hayran kaldım ben. Aslında bu kitap, Tarryn'in iç kavgası insanlarla. Kendisinin de belirttiği gibi, ben yapmak istediklerimi yapamıyorum ama karakterim yapabilir düşüncesiyle çıktığı yolda eminim ki Margo onu hiç yalnız bırakmadı ve mahcup da etmedi. Margo karakterini okurken zihnimde devamlı Mara Dyer vardı, ona benzettim Margo'yu ister istemez. Ama hayır, Margo'nun yaptığı ve amacı aslında çok farklıydı, çünkü artık yazarın düştüğü o "Son" notuyla onun iç dünyasına eşlik ettiğimden Margo'nun da asıl amacını daha iyi kavramış oldum. Aslında Margo, Tarryn'in olmak istediği karakterdi.
Kitap boyunca kitabın arka kapağında yer alan "lanetli bir ev" ifadesini merak ediyordum, lanet nerede diye sürekli düşündüm. Evet, bazı bölümlerde ürpermekten kendimi alamadım ve yazarın bunları yazarken ne yaşadığını da şu an merak etmiyor değilim, ama o lanetli sıfatını tam tadamadım. Onun dışında kitabın içindeki asıl gizem de beni beklemediğim bir yerden yakaladı. Gerçekten beklemiyordum. Ve onun asıl olayı ise beni çok şaşırttı, şu anda bile hâlâ onu düşünürken kendimi karmakarışık hissediyorum. Onun hakkında ne diyeceğimi bilmiyorum da açıkçası. Bence okumadıysanız eğer okuduktan sonra bana hak vereceksiniz.
Bir de Margo'nun yaş on beş iken, annesinin artık ona ismiyle dahi seslenmeyişinden ötürü öğretmenin bir denklem sorusu için onu çağırarak "Margo" demesiyle ismini bir süredir duymadığını anlaması bana fena tesir etti. Anne kız ilişkisinin bu kitapta çok da yeri olmasa da beni yine de etkilediği bir gerçek.
Kesinlikle sürükleyici bir dili olduğunu söyleyebilirim kitabın. Dün gece başladım ve soluksuz okudum, bugün de okula giderken, okulda, dönüşte okumaya devam ettim. Elinizden bırakmak istemeyeceğiniz kadar sürükleyici, emin olun. Tarryn'in dilini Never Never üçlemesinden biliyordum ama yalnızca kendisinin yazdığı bu kitapta daha çok tadınca fark ettim ki, dilini gerçekten beğenmişim... Sanki kurgunun asıl amacını düşündükçe daha da çok seviyorum kitabı...
Margo'nun yaptıkları ne kadar gerçek üstüymüş gibi görünse de, benim açımdan kitaba bir gerçekçilik, ayrı bir özellik ve tam anlamıyla bir kurgu katmıştı. Margo'nun karakterini çocukken olduğu kadar genç hâlini de çok beğenerek okudum. Benim için Margo, şimdiye kadar okuduğum karakterlerin içinde gerçekten çok özel bir karakter. Bence, özellikle "Margo"'yu okumalısınız ve tabii Tarryn'i de.








You Might Also Like

0 yorum

Like us on Facebook

Flickr Images