Canfeda Hz. Fatıma / Sibel Eraslan | Kitap Yorumu

05:12





Kitap Adı: Canfeda Hz. Fatıma
Yazarı: Sibel Eraslan
Sayfa Sayısı: 366
Yayınevi: Timaş Yayınları
Puanım: 4/5
Goodreads Puanı: 3,94/5

Arka Kapak:

"Cennet kadınlarının sultanları" dörtlemesinin son halkası olan roman Hz.Fatıma'nın hayatından kesitler sunuyor.





Sevgiyle dolup taşan bir saadet yuvasıydı Fatıma ile Ali'nin evi... Bir gün kendi aralarında konuşup gülsen gençlere arkalarından doğru yaklaşmıştı Kâinatın Efendisi. Ali bir şeyler söyleyince Fatıma gülerek buna itiraz ediyor, sonra Fatıma konuşurken de Ali gülerek mukabele ediyordu... Hz. Peygamber bu mesut resmin karşısında memnun ve müftehir olmuştu. Fakat gençler, Kâinatın Efendisi'nin yaklaştığını görünce derhal konuşmalarını kesip, ciddiyet ve hürmetle ona doğru koşuştular. "Niçin konuşup gülüşüyordunuz ve beni görünce niçin hemen sustunuz?" diye sordu Fahr-i Âlem. Onların sevincine iştirak etmek istiyordu...
Fatıma, mahcubiyetle; "Ey benim canım Babacığım" dedi. "Amcamın oğlu bana diyor ki: 'Ben Resulullah'ın (sav) gönlünde senden daha sevgiliyim.' Ben de; 'Hayır, ben senden daha sevgiliyim' diye itiraz ediyorum. Şimdi siz söyleyiniz, hangimiz daha sevgiliyiz gönlünüzde?"
Bu tatlı rekabet, Nübüvvet Denizi'ni de tebessümle çalkalandırmıştı:
"Fatımacığım, canım benim... Sen, babanın çocuklarına olan tabii sevgisi ve şefkatiyle sevilirken bana Ali'den daha üstünsün. Ne var ki Ali de nazarımda senden ziyade izzet ve keramet sahibidir..." 

🍁

Bu kitapta fark ettim ki, Sibel Eraslan, anlatırken bu sefer daha çok kurgulaştırmaya çalışmış kitabı. Bu kitapta beğenmediğim tek noktaydı diyebilirim. Onun dışında içinde yine çok kıymetli hadis-i şeriflerle aydınlatılmış olaylar vardı. Bunu Sibel Eraslan nasıl yapıyor bilmiyorum ama öyle bir kaleme alıyor ki, o hadisi yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Bu çok ilginç ve aynı zamanda şahane bir durum.
Bu kitapta da Sibel Eraslan'ın kalemine hayran kalarak okudum. Hz. Fatıma'yı onun kaleminden okumak daha da bir güzelleşti de sanki. Peygamber Efendimiz'in (sav) biricik kızı Fatıma'yı yeniden okudum, yeniden tanıdım bu satırlarda. Onun babasına olan düşkünlüğü ve aynı zamanda babasının da ona olan düşkünlüğü... Okunmaya en değer kısımlarıydı. Hz. Fatıma evlendikten sonra dahi ona yakın olmaya çalışan yakınında bir yerlerde oturmasını arzulayan, yanı başında bir yere oturmaya başladıklarında da onların evine bakan duvara yeni bir pencere açtıran bir baba, bir peygamber ve bizim en sevgilimiz... O satırları okurken Peygamber Efendimiz'in gözünün nuru kızına bu düşkünlüğünü daha da net hissetmiş oldum. Hele de dede hissiyatı ile torunları Hasan ve Hüseyin'i sevgiyle kucaklaması... Bunları biliyordum, ama okurken yeniden yeniden hissettim. Sanki o döneme ışınlandım ve onların yamacında onları izliyormuş gibi hissettim.
Bir yaşanmış hadise var ki, onu hiç unutamam... Hani Peygamber Efendimiz (sav) namaz kılıyordu. Haince plan kuran Ebu Cehil ve diğerleri bir plan daha kurmuş ve ortaya atmışlardı. Deve işkembesini kim bizim en sevgilimizin namazdayken omuzlarına bırakırsa ödüllendirilecekti. Ve yaptı bir kısmetsiz de... Ardından kimse cesaret edip de, hâlâ secdeden başını kaldırmayan Peygamberimizin omuzlarından o pisliği almamıştı. Derken biricik kızı Fatıma koşarak gelmiş ve o nadide omuzlardaki pisliği temizlemeye girişmişti. Bir yandan da ağlıyordu. Bu hadiselerin her birini biliyordum elbette, ama her okuduğumda olduğu gibi yine içim titredi. Bir babanın kızının karşısındaki çaresizliği, bir kızın babasını bu halde görüşü çarptı gözlerime. İncindim ben de. Hz. Fatıma öyle nadide bir inci ki... Çok zarif, çok değerli... Peygamber Efendimiz'in (sav) gözbebeği... Kadınların hanımefendisi... Baş tacımız... Onu okumak, hadis-i şeriflerde aktarılan onun hakkında hadiseleri okumak çok kıymetliydi.




You Might Also Like

0 yorum

Like us on Facebook

Flickr Images