Never Never: Part Two / Colleen Hoover & Tarryn Fisher | Kitap Yorumu

02:13






Kitap Adı: Never Never ( Never Never #2)
Yazarı: Colleen Hoover & Tarryn Fisher
Sayfa Sayısı: 158
Yayınevi: Hoover Ink
Puanım: 4/5
Goodreads Puanı: 4,13/5

Arka Kapak:

“Never forget that I was your first real kiss. Never forget that you’ll be my last. 

And never stop loving me between all of them. 
Never stop, Charlie. 
Never forget.”

Silas races against time as more truths unravel, while others twist tighter together. And now, the stakes are higher as Silas’ control slips and others begin to point fingers. Charlie is in trouble and he must be the one to bridge the chasm between their past and their present. Because somewhere between I love yous and Never Nevers and Never Agains, a truth they can't imagine, beckons to be found. 

“Where are you, Charlie?”







"I just have one more stupid question." He begins ringing up a customer. He doesn't respond, so I continue.
"What does Jamais Jamais mean?"
He doesn't even look at me.
"It means Never Never," someone says from behind me.


💦


İkinci kitap belki tam olması gerektiği gibi devam etti, ama içinde öyle olay olmaması mı bilmiyorum okundu ve bitti gibi oldu benim için. Birinci kitabıyla resmen kitlenmiştim seriye ve nasıl devam edecek, kurgu nasıl yürüyecek acaba diye düşünürken merakımı ve kafamdaki deli soruları tümüyle cevaplayan bir seri olduğu için mutluyum açıkçası. Serinin ikinci kitabında Charlie'nin nerede olduğuna, ona ne yapıldığına öyle kafa yormuştum ki daha okumadan. Okudukça ve içinden daha neler neler çıktığına da şahit olunca şaşırmaktan kendimi alamadım. Özellikle de Charlie'nin kaldığı ev ve yanında ona bakanlar hususunda. Böyle bir şey de beklememiştim iki yazardan. Bu arada ikinci kitabın daha başında Colleen'in birinci kitabın sonu için özür dilemesi ve topu Tarryn'e atarak, tamamen onun suçu diye eklemesi; Tarryn'in de kitabın başında diyet pepsi aptal diyerek sözüne ilave yapması çok hoşuma gitti. Her ne kadar birinci kitabın sonunda şaşkına uğramış da olsam... İki yazarın da bu güzel notlarıyla birlikte kitaba da güzelce başlamış oldum böylece. Birinci kitabın sonu gerçekten efsaneydi, ikinci kitabı bu yüzden acayip merak ediyordum, ancak araya kitap koymak istedim ki hemen okudum bitti de olsun istemedim açıkçası. Böylesi de daha iyi oldu bana kalırsa. Birinci kitabın yorumunu girerken konusundan bahsetmiştim zaten, yeniden söylemeyeceğim o yüzden. 
Silas'ın artık ne yaparsa yapsın notlar tutarak halletmesi, Charlie için futbol maçına gitmeyerek kendini riske atması bunların hepsi aslında bir bakıma kendi çıkış yollarını bulma çabalarıydı. Kitapta sürekli bu olaylar yaşanmadan önceki birbirlerine olan ve sonları hep "Never Never"lı biten mektuplarını okuduk ve bu gerçekten çok hoştu, bazı mektuplar özellikle de Charlie'nin günlüğünde yazılanlar çok tatlıydı.
Hele Silas'ın onun için kek yaptığını ama keki yaparken yumurta eklemeyi unutmasından bahsetmesi falan çok güzeldi. Silas bunların hepsini okurken yüzünde oluşan tebessüme engel olamaması ve aslında tam da yapması gereken şeyler yapması gerektiği... Sonra da "Hangi aptal, keki yaparken yumurta koymayı unutur?" diye söylenmesi...
Ben karakterleri çok sevdim. Silas'ın kardeşi Landon'ı hele hepsinden çok sevdim. Sempatik karakterlere sempati duyarız çünkü. :)
Bu kitabın sonu alıştığım üzere olağan bittiği için üçüncü kitaba sanki ikinci kitapla birleşikmiş gibi okumaya başladım. Bu seri gerçekten kurgusuyla beni alıp götüren bir seri oldu, hele de onların hafızalarının her gittiği anda ben stres oldum kendi içimde. Ben kurgusunu gerçekten çok sevdiğim için ikinci kitaba dört puan verdim, ama serinin ikinci kitabında öyle ahım şahım bir olay yok, beklemeyin yani. Bir iki bir şey var o kadar. Onun dışında ikinci kitap da güzeldi. Normalde ikinci kitap daha çok beğenilmiş çoğu kişi tarafından ama ben ilk kitabında daha heyecanlandığım için bir puan kırıyorum bu yüzden.

You Might Also Like

1 yorum

Like us on Facebook

Flickr Images